6 Ağustos 2015 Perşembe

Ohrid-Bitola(Manastır)-Üsküp-(Makedonya)

Ohrid(41°07'25.8"N 20°48'04.6"E)

   Makedonya'nın 3 önemli şehrini gezdiğimiz bu gezimizi paylaşmak istedim. Avrupa Birliği olmayan Makedonya vize istemiyor ve  Denar olan para birimi sayesinde inanılmaz güzel ve ekonomik bir seyahat yaptık. Önce Ohrid'den başlayacağım.



    Makedonya'nın sayfiye yeri ve incisidir Ohrid. Ülkenin denizi olmadığı için tek seçenek geriye kalan Ohrid gölü :) Bu güzelim Balkanlar şehri yemesi, içmesi, eğlencesiyle en iyi kentleri aratmıyor.
Bizde Avrupa seyahatimizin sonunda uğradık ve çok memnun kaldık. Unesco dünya mirasında yer alan Ohrid gölü gerçekten görülmesi gerekiyor. Biz de gecesi 22Euro'ya konakladık. Ohrid'in tepeleri Makedon nüfusun ,düzlükleri ise genelde Türk nüfusun konaklama hizmetlerini barındırıyor.
   Ohrid Avrupa’nın en derin gölü. Deniz seviyesinden 695 metre yükseklikte.Etrafında 365 kilise var. Bisikletle gezmek harika olurdu.Ohrid gölünün incisi meşhurmuş.Sedefe benziyor.Hediyelik eşya olarak alınabilir.
   Eğer aracınızla gidecekseniz, güvenlikli kapalı bir otoparka arabanızı bırakın. Balkanlarda araç içi hırsızlık yüksektir.

Bu arada Büyük İskender'in ülkesine geldiğimizi unutmamak lazım.Heryerde babası Philip ve kendisnin heykelleri ile karşılaşacaksınız.


Ohrid Kale içi,kafeler,restaurantlar,kaliteli diskolar,hediyelik eşyacılarla dolu.

Merkezi kale içi ile yan yana. Göle girmek isterseniz sizi tutan yok ancak ben göl kokusunu pek sevmediğim için giremedim.

Giyim kuşam alışverişi için bence hiç heveslenmeyin. Zira bütün giyecekler İstanbul'dan geliyor :)













Eski Yugoslavya ülkesinde olduğumuzu hatırlatan eski Yugo ve Zastawa araçları Yugoslavya'nın kendi ürettiği araçlar.Hala yaygın şekilde kullanılıyorlar.






 Akşam merkezi gezerken ok atabileceğim bir yer buldum. Vallahi hayatımda yayı ilk elime alışımda yakın bir mesafeden de olsa 3te 3 yaptım :)

   Eda ise Skopsko birası ile meşguldü. Bal gibi ve ucuz olunca bira yapacak bir şey yok. Biraya Balkanlar'da pivo denir.

Kalabalık ama sıkmayan bir şehir. Kiril alfabesi kullanılıyor fakat Türkçe bilen sayısının çok olması bize yeterince yardımcı oldu.

Gazoza diye içecekleri var. Muhteşem bir gazoz mutlaka alın için.

Gece sabaha kadar çok kalite müzik çalan clublar var. Uğramayı unutmayın.




Manastır(Bitola)(41°01'55.5"N 21°19'58.4"E)
Ertesi gün 69km mesafedeki Manastır şehrine geldik. 

'Manastır'ın ortasındaaaa var bir havuz,canım havuz..şimdiki kızların hepsi de yavuz,biz çalar oynarız.' türküsü eşliğinde Bitola'ya giriyoruz.Gerçekten de havuz var ortasında :) Burayı bulunca merkezdesiniz demektir.Tüm gezilecek yerlere bu noktadan ulaşacaksınız.

Makedonya'nın, Üsküp'ten sonra ikinci büyük şehridir Manastır. Osmanlı zamanında Avrupa'nın en ileri kentlerinden biri ve önemli konsolosluklar kentiymiş. Halen 12 konsolosluk barındırmakta.


Meydanda Büyük İskender'in babası Makedonyalı Philip II'nin heykeli.
















17. asırda Osmanlının inşa ettiği Saat Kulesi(sat kula)’nin üstüne 1992 yılında haç yerleştirilmiş.Tam Bazarın ortasında duruyor.

70 yıldır her 6 saatte bir şarkılar, türküler çalarmış:)..Bitola Babam Bitola ya da Mozart'ın Akşam Serenatı gibi..













Burası meşhur ''Lokanda Boyu''..şimdilerde adını Sirok sokak yapmışlar..Makedonyalı Türklerden İbrahim abinin dediği Lokanda Boyu daha çok yakışıyor buraya. Zira kafeler,restoranlarla dolu.Hediyelik alabilirsiniz bu sokaktan.Patchwork ( kırkyama) işi pek popüler.



 Ve geldik bizim için geliş nedenimiz olan Manastır Askeri İdadisi'ne. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1896-1898 yılları arasında eğitim gördüğü askeri lise. Şu an müze olarak kullanılıyor.Görür görmez insan hüzünleniyor,boğazımıza bir şeyler tıkanıyor.




 Müzenin 2. katı Kemal Atatürk'e adanmış.
İçeride, zamanında nasıl bir eğitim olduğundan ,Atatürk'ün ne zamanlar okuduğuna kadar anlatan Türkçe video oynatılıyor. Ayrıca tüm yazı ve açıklamalar Türkçe olarak veriliyor.
Eda Atamızın öğrenci heykeliyle.




 Manastır'ı gezerken tanıştığımız, Makedonya'da 300 yıldır yaşayan Türklerden abilerimiz İbrahim ve Süleyman ile sohbet ediyoruz. Bize güzel rehberlik ediyorlar.Hala haberleşiyoruz onlarla :) 





İbrahim abi zamanında bu bisikletle Fransa bisiklet turuna katılmış. 1955 model bisikleti, arada orada burada unutuyorsa da ahali tanırmış getirirmiş bisikleti :)
Sağolsunlar bizimle çok ilgileniyorlar.Türkçe konuşuyoruz. Elveda Rumeli dizisinden hatırlıyorum o güzel aksanı:)..ayrılmak zor oldu o güzel insanlardan..



 İshak Çelebi Camii (Solda)15.yüzyıldan kalma hala ibadete açık...


Yeni Camii..(Sağda)içeride kazı çalışması yapıyoruz diye ibadete kapatılmış.





Bedesten (eski çarşı).
Elveda Rumeli'nin çekildiği sokak.


Üsküp(41°59'50.4"N 21°25'39.9"E)

Manastır'dan 174km mesafedeki Üsküp'e gelmek için ülkenin tek otoyolu olan, bence otoyolla alakası olmayan bir yoldan geldik. Asfalt baya kötü ve 10 TL gibi bir yol ücreti de var :)
   Vardar nehri üzerindeki bu 15. yüzyıldan kalan bu taş köprü, Arnavut-Türk tarafı ve Makedon tarafını birleştiriyor.Gezerken burayı merkeziniz olarak belirleyebilirsiniz.
Biz Türk tarafında kalıyoruz ve tamamen Türkçe konuşarak her işimizi hallediyoruz.

Türk Çarşısı (Bit Pazarska :)) da bir pansiyona yerleşiyoruz.Arnavut ve Türk hemşehrililerime dolu etraf.Arnavut pansiyon sahibimiz (kendilerini beyaz keçe takkelerinden tanıyabilirsiniz ) Türkçe açıklamalarda bulunuyor bize.
Şehre akşam geldiğimiz için açlık baya yükseldi. Türk tarafındaki Bit Pazarska çarşısında Turist Restaurantı buluyoruz hemen.Üstü köfteli, güveçte kurufasülye hayatımda yediğim en lezzetli yemek diyebilirim.Yanına Şopska salatası bir de Skopska pivo ...Of !
Yaşasın Turist restoran.





Ekmekleri de özel.Mutlaka gidin. Makedon dinarı(Den) Türk lirasından baya düşük değerde. O bakımdan her şey bize ucuz geliyor..Süper:)

Mesela 2 kişilik bu yemek bize 15TL'ye geldi.Bol bol bahşiş bırakma zevki yaşıyor insan.









 Köprüyü geçip Makedon tarafını teftiş edelim biraz da.Üsküp yeniden yapılanma içinde, her yer restorasyonda. Buraya bir sonraki sene tekrar gelmek gerek..


Büyük İskender anıtı.

Mareşal Tito caddesinde geziyoruz. Burası Makedon tarafında.
Tito Yugoslavya'nın en önemli ve hala en sevilen adamlarındandı. Yugoslavya'yı bir arada tutmuş gücüne güç katmıştı. Ancak ölümünden sonra Miloseviç'in görevi devralması bildiğimiz üzere yıkımı başlattı.










 Ana caddeden yürürken hemen solunuzda Rahibe Teresa'nın evini göreceksiniz.. Asıl adı Gonca Boyacı olan Rahibe Teresa ömrünü insanlığa yardım için adamış Arnavut bir Katolikmiş. 15 yaşına kadar eğitim aldığı kilise bugün Rahibe Teresa Müzesi olmuş.











Köprüden tekrar Türk tarafına geçiyoruz ki güzel Üsküp Kalesini ışıklandırılmış halde görebilelim. M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş ve Makedonya'nın bayrağında simgesi vardır.



Gece  eğlenmek için Vardar nehri kıyıları uygun ama biz günlerdir yollarda bol bol Balkan türküleri dinlediğimiz için merakla Müslüman tarafını kolaçan ediyoruz.Bir yere gitmeden önce mutlaka oranın yöresel müziğini deneyimliyoruz.yeri gelmişken belirteyim.


1 aydır çaya hasret kalan ben en sonunda Bit Pazarska(Türk çarşısı) da çaya kavuştum. Her kafeden Türkçe, Arnavutça şarkılar türküler geliyor.çok hoş:)
Kaymakçina tatlısı da buranın yerel tatlılarından ama ben yumurta kokusu geldiği için çok sevmedim. Belki daha iyi yapan bir yerde daha lezzetli olabilir.

Çifte hamam şu an sanat müzesi. Türk çarşısı pek çok Osmanlı eseriyle dolu.

çArşı her yerde :)
Sonuç olarak ekonomik bir şekilde muhteşem gezdiğimiz Makedonya'yı kesinlikle herkese öneririm.

Avrupa 2011














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder