Sabah 06.30’da Ceneviz koyunda uyandık. Gece oldukça iyi geçti fakat bir süre sıcak fön rüzgarından uykuya dalamadık. Hatta ben dışarıda uyudum sonra üşüyünce içeri girdim. Gece de tatlı bir rüzgar çıktı ama tedirgin edici değildi. Bugün İlk durağımız Sulu Ada olacak. Seyre Ceneviz koyundan çıktığımızda biraz rüzgar arttı , kuvvetli değildi. Adrasan açıklarına gelince Adrasan’dan inanılmaz kuvvetli hava gelmeye başladı ve ne yazık ki bugün sıcak esiyordu. O rüzgar neden gelir anlamam resmen dışarıdan gelen rüzgarı ve dalgayı itip kendini hissettiriyor.
Sulu Ada Antalya’nın en özel adalarından. Karaöz, Korsan ,Adrasan ve Olympos’tan tekne turları ile ulaşılabiliyor. Böyle bir renk yok! Ada esasen bir kayalık, su da çıktığı için Sulu Ada demişler.Denizinde çakıllar bembeyaz ,aralarında simsiyah olanlar da var.Beyaz taşlar suya harika turkuaz / aqua rengini vermiş. Sanki Seyşellerdesiniz J Karşınızda Toroslar, az ötede Gelidonya burnu.Hele bir de tur tekneleri daha gelmemişse. Bu adaya ikinci gelişimiz. Tam öğrenemedik .Geçen senelerde sadece batı plajına demirlemiştik. Şimdi de GPS’ te demirlenebilir yazan kuzey doğu tarafına yanaştıksa da hiçbir demir atılabilir alan bulamadık. Su asıl buradan çıkarmış, yine göremedik. Adanın Güney tarafına geçince güzel bir koy var fakat plaka kayalık dolu olduğu için ancak önünden geçip fotoğraf çekebildik.
Sulu Ada’dan sonra Gelidonya Burnunu döndük ve Finike körfezine gelmiş olduk. Önündeki adalarla bu burun ters akıntıları yüzünden en tehlikeli yerlerden biri sayılır Antalya denizlerinde. Burnun üstündeki Gelidonya Feneri Türkiye’de en yüksekte bulunan fener olarak geçer (227 m) ve yürüyüşseverlerin uğrak noktasıdır. Biz de zamanında tırmanmıştık bu güzel fenere. Manzarası harika
Finike Körfezinde motoru boş vitese alıp kendimize suya atıp güzelce serinledik. Ufak poğaçalarımızı da yedik. Deniz ve hava oldukça mülayim bir şekilde bizi karşıladı cömert davrandı. Biraz yol aldıktan sonra körfezin ortalarına doğru Lodos esmeye başladı ve camadan ana yelken ile flok yelkeni açtık. Çok tatlı bir seyirle motor destekli olarak 5-6 Knot civarı ilerledik. Hatta ben yelkenler açıkken elime halatı alıp kendimi suya bile attım. Oldukça eğlenceli oldu. Ama dikkat etmek şart 2.5 Knot sürat bile suya atlayınca çok hızlı geliyor daha yüksek süratte atlamamanızı tavsiye ederim.
Finike Setur Marina’ya 1Nm kala rüzgar kendini hissettirmeye başladı. Flok yelkeni saracağım diye iskota halatlarını vinçlerden ve arabadan kaçırdım. Zar zor toparladım ve sardım. Finike Marina’da kendimizi petrole bağladık. Oldukça rahat yanaştık. 113TL benzin aldık ve bir kısmını 6hp yedek motorun dahili deposuna koydu. Demek ki Antalya-Finike arası 100TL benzin yaktık. Bence gayet makul. Doris’e 150LT olan su deposuna suyunu da doldurduktan sonra vakit geçirmek için Finike’de bulunan çeşitli çay bahçelerinde çay ve benzeri şeyleri içtik zira vardığımızda saat 12.30du ve bu rüzgarda Kekova tarafına gitmeye hiç niyetim yok. Havanın yumuşamasını beklemeyip seyre koyulan ben 2015’de dersimi alıp gerisin geriye dönmüştüm. Petrolde çalışan İbrahim bey sağolsun teknemizi kolladı ve 4 saat kadar kaldı tekne orada. Marina civarında bakkal ve marketlerde buz bulunuyor, onu da temin ettik.Nedense sancak alt çarmıh teli gevşemiş onu biraz sıktım. Belki de bu sene rüzgardan ilk defa nasibini bu kadar alınca zavallım salıverdi kendisini.
Saat 5 civarında yeniden seyre başladık Finike’den Kekova’ya doğru. Önce sert lodosla motor seyri ile cebelleştik sonra rüzgar zayıflayınca keyfimiz yerine geldi motorla Kekova’ya yaklaşmaya başladık. Derken Doris ‘in (Macgregor26x) su balastlı yelkenli olduğunu ve balast tanklarında bulunan 700LT suyu 2 aydır içinde tuttuğumu hatırladım. Ben de açtım tankların kapağını 50hp Yamaha motoruma tam yol verince 12Knot yol aldı hemen. Demre’de yeni yapılan limanın mendirekleri hizasında rolantiye alıp suyu tekrar doldurduk ve kendimiz de yüzdük.
Ve nihayet Kekova’ya ulaştık. Antalya turu, Kaş tatili, Akdeniz sularında seyir Kekova’sız yarımdır bence. Olmaz. Mutlaka gidilmeli. Burası adalardan ve yarımadadan oluşan karayoluyla ulaşımın olmadığı bir cennet. Geçen sene çok karetta ile karşılaşmıştık, bu kez göremedik. Kekova, Batık şehir ve Simena’daki kalesi ile meşhur.
Lahitler ve amforalar diyarı. Şnorkel ve deniz ayakkabısız sakın gelmeyin, pişman olursunuz. Pansiyonlarında kalacaksanız Üçağız’dan sizi gelip tekne ile alırlar, Kaş’tan da her gün Kekova turu düzenlenir.Ya da en güzeli kendi teknenizle keşiftir .Mutlaka Simena( Kaleköy) de durup denizdeki Likya lahitine ve tepedeki kaleye gidiniz.
Kalenin ardında zeytin ağaçları içinde onlarca lahitle sizi Aperlai şehri nekropolü karşılar. Biz de yorgunluk atmak için en sevdiğimiz dondurmacı olan Ankh pansiyonun beton iskelesine 7-8m demir bırakarak kıçtan kara yanaştık. Normalde yanaştırmıyorlar ama dondurma yiyeceğiz deyince yanaşabiliyorsunuz tabii 1 saatliğine falan. Muhteşem şeftalili, fındıklı ve muzlu dondurmalarını yedik resmen meyve tadı geliyor. Hayatımda yediğim en iyi dondurma diyebilirim.
Simena’nın karşısı Batık şehir. Depremle su altına batmış şehrin kalıntıları üstüne demir atmak, yüzmek, dalmak yasak.Altı camlı teknelerle, kanoyla, ya da demir atmadan kıyısından gezebilirsiniz.
Batık şehrin olduğu ada ön ve arka tarafı ile size sayısız demir atacak koy sağlar.Karalos’ta demir atmıştık, yüksek dağları ile ürpertici bir koydu. Simena’nın yanı başı Hamidiye koyu vardır.Hamidiye Krüvazörü Çanakkale Savaşı sonunda buraya sığınmış.Hikayesi aşağıda galerideki fotoğrafta.Biraz da orada demir atıp yüzme molası verebilirsiniz.
Simena’da 30dk kalmadan çözdük halatları, çapayı toplarken biraz takıldı ki oralarda normaldir. Derken2.50NM daha yol alıp Kekova’nın en batısındaki koy olan Sıçak / Aperlai koyunda demir attık saat 20:00 oldu. Güneş tam batıyordu.Demirimiz 3-4m’de .Dip balçık oldukça iyi tutuyor. Alargada kalıyoruz. Burdaki restorancı bize ışık tuttu ,adı Yörük Ramazan restoranın. Yanında Aperlai restoran var bir de. Çapayı 25-30m civarında (olduça fazla) kaloladık. Bu arada bu koyda sadece biz varız. Gece, huzur, sessizlik ve yıldızlar…
Yarın sabah Kaş’a gideceğiz oradan da kısmetse Meis’e geçeceğiz hayırlısıyla. Bu gün 48NM seyir yapmışız. Gerçekten yorulduk uyku bastı bile J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder