6 Ağustos 2017 Pazar

Yelkenlimiz Doris İle Antalya’dan Ceneviz Koyu’na Seyir ve Yelkenli Deneyimleri

  
   Yelkenlimiz Doris’le şöyle Antalya’dan çıkıp , batıya doğru  kıyılarımızda demir ata ata ,cennet sularda yüze yüze,kah Yunan adalarına uğrayıp ,kah denizcilerimizin anlatmaya doyamadığı koylarda , büklerde biz de yelken açsak ya bu yaz diye karar verip, bir ay sürecek hem eğitici hem öğretici hem de yelkenlimizin ve bizim sınırlarımızı deneyebildiğimiz bir tura çıktık.


     Yelkenlimiz dedikse öyle kocaman , lüks, tam donanımlı bir aslan parçası gözünüzün önüne gelmesin .Bizim Doris kızımız nazlı narin 8 metrelik bir MacGregor 26X . Salması toplanabilen, ancak  iki kişinin rahat yaşayabileceği karavan gibi bir güzel. Gezmeye denizlerde devam etmenin altın kapısı . Bizim güzelimizin üçüncü yazı bizimle. Zaman içinde teknesi olanın gitmesi gereken Gökova, Hisarönü ,Kekova gibi kıyılarımızın en özel yerlerini gezip böyle uzun bir yolculuğa kendimizi hazırlamıştık. Süremiz bir ay, kat edeceğimiz mesafe yaklaşık 400NM (Nautical Mile yani Deniz Mili kavramı çok geçecek yazılarımda, 1 NM= 1852 metre gibi düşünelim ). Pek çok kaynak okuyup yolculukla ilgili notlar aldık ( hem gezi notları hem de sularda dolaşmak için pilot kitaplardan notlar).Yiyecek içecek ve yakıt ikmalleri yapıldı. İlaçlar, kitaplar, deniz malzemeleri gibi türlü çeşit malzeme yerleşebildiği kadarıyla tekneye konuldu. Malum Doris küçük,  yolculuk büyük olunca iç kısmı organize etmek biraz başa bela 😀  Ama biz yerleştirme sanatının inceliklerini iyi biliriz .Hem kampçıyız hem de minibüs olsun, minik Peugeot 107 arabamızla olsun böyle çok çok uzaklara ,uzun yolculuklara çıktık evvelce. Gezdiğimiz 26 ülkeye nelere neler götürdük, neler neler getirdik. Onları da anlatırız bir ara. Neyse, sırada Doriz Reyiz var. Bakalım onunla nereler göreceğiz. Kaptan Mert ve Eda’nın seyir defterine buyurun…
     Sabah 05.00’te uyandık. Erken kalkan yol alır, yoksa rüzgâra dalgaya kalırsın. Ancak 07.00’de Antalya Balıkçı Barınağından halatları çözdük, seyre koyulduk. Vira bismillah, selametle.
   Hava birkaç gündür oldukça sıcak ve dev bir fön makinesinin içindeymiş hissi yaratıyor.  Kuzey doğu civarı rüzgârları Antalya’da böyle kavurucu sıcaklar yapıyor. Neyse, sabah seyre sakin deniz ve hava koşullarında başladık. Önce motoru açtık sonra biraz flok yelkeni açalım dedikse de başarısız olduk rüzgâr yönünden.  Sonra rüzgâr kuvvetlendi ve pupa yelken yapmaya başladık. Buzdolabını çalıştırdığım için motoru önce 1.200rpm civarlarında çalıştırdım daha sonra ise rölanti devrine kadar indirdim.
    Süratimiz boyumuzun el verdiği limitleri devamlı zorluyordu.  Ben de motoru kapatmadan boşa aldım. Kemer burnunu geçtikten sonra rüzgâr 25knot civarı çıkınca yelkeni camadana aldım. Fakat alması zor oldu. Yelken rayına sıkışan halatı ancak rüzgâra baş dönünce çözüldü.  Tabi bu rüzgar ve dalgada baş vermek de zor oldu. Neyse camadanda pupa yelken 6knot civarında seyir yaptık.

   Çıralı plajını paralel geçtikten sonra rüzgâr zayıfladı ve motorun devrini arttırdık. Zaten 2Nm civarın seyrimiz kalmıştı. Sonunda Ceneviz’e girdik. Ceneviz arkasındaki Sazak koyu ile sırt sırta yatar. Zamanının korsanlarından adı kalmış yadigâr.Şimdilik kara ulaşımı yok şükür, öyle pırıl pırıl bakir durur. Kamp atabilirsiniz, Olympos’tan, Çıralı’dan , Adrasan’dan günlük tekne turları olur. Bence gecesi görülmelidir. Yıldızlar, sonsuz yıldızlar… Dalga yok deniz sakin.  Guletlerin ve günlük teknelerin doldurduğu koyda 2. Kez çapamızı attığımızda başarılı olduk. Akşam olup günlük tur tekneleri gidince değmeyin keyiflere.
   Tabii teknemin hareketli salmalı olması sayesinde teknenin kıçını ağaca bağlamakla kalmadım sadece, suyu belime kadar getirdim. Teknenin kıçı 1m denizde. Güzel bir yüzme molası ve dinlenme zamanından sonra eşim Eda ile tanıştığımızın ertesi günü geldiğimiz bu koyda evliliğimizin 6. Yılını kutlama zevkine eriştik. Denize yüzen halattan 6 sayısı yapıp teknemiz Doris ile fotoğraflarını çektik. Tam hava kararmadan önce de güzel bir mangalda sucuk keyfi yaptık plajda.

Bu arada inanmazsınız ama Ceneviz koyunun sahibi sayılan (Tarla sahibi J) Şefik bey ve eşi Ayşe hanımla tanıştık. Kendileri gelenlere yemek vermiyorlar ama isterseniz Çay-Kahve yapıyorlar.  7 yıl önce buraya geldiğimizde tahta bir iskele vardı o iskelenin bir bacağına da zavallı bir karavida bağlamışlardı. (Istakoz gillerden) gelenlere taze ikram ediyorlarmış J. Ondan söz açtığımızda motor yatların bir sürü karavidalarını çaldıklarından bahsettiler.  Ayşe teyze de üzümlerini yiyen başıboş bir oğlak ile kavga ediyordu. Onların uyarısıyla tekrar çapa atarak zinciri 3m denizde 16m kalolama verdim.


   Neyse her şey yolunda. Bu tatlı tanışmadan sonra evli evine köylü köyüne biz de teknemize gittik. Şimdi güzel müzikle kahve keyfi yapıyoruz ve bunları yazıyoruz. Kıyıdan tıpır tıpır yürüme sesleri geliyor, domuzlar inmiş gene diyoruz. Onlar da gündüz insanlardan kalanlardan nasibini alıyorlar işte . Yarın Sulu ada- Finike mümkün olursa Akşam da Kekova adasına gitmeyi planlıyoruz. Görüşmek üzere bize selametle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder